TARİH:
21 Aralık 2022
‘Var Olanı Sürdürülebilir Kılmak İçin Yıkmadan Yapmak’
Mevcut yapıları yeniden kullanmak, yıkıp yeniden yapmak yerine olanın eksiklerini gidermek, açıkça daha az malzeme, daha az enerji, daha az para kullanmak ve zaten var olandan yararlanma olanağı veriyor. Yaygın yıkım oldukça yeni bir olgudur, aksi takdirde artık tarihi merkezlerimiz ve eski binalarımız olmazdı. Genel olarak bakıldığında, yıkılan ağırlıklı olarak modern mimaridir. Bu bizi meraklandırmalı çünkü rasyonel bir sebep yok. Bu binalar eskilerinden daha az iyi inşa edilmemiştir. Ek olarak, mimarinin üst üste binmesi, tarihimizi oluşturan şeydir. Ömrünün sonuna gelmemiş tüm bu modern binaların yıkılması için geçerli bir argüman yok. Yıkılan binaların yerine geçen şey mutlaka daha iyi değildir. Yıkımda kaybedilen her şeyden önce insanların anıları, çevresidir. Kaybedilen çok fazla para ve tüketilen çok fazla karbon. Yıkım, günümüz ekolojisine ve sürdürülebilirlik zorunluluğuna kesinlikle uymayan bir israftır. Mekan, her metrekaresi kültürel bir değer olması gerekirken finansal bir ürün haline geldi. Kentin hafızası, tarihimizi anlamamızı sağlayan izler yıkımlarla birlikte kaybolmaktadır.
Yararlı ve yaratıcı olmak, yaşam kalitesi, ekoloji, iklim ve ekonomi gibi tüm bu sorulara cömert, ekonomik ve sürdürülebilir cevaplar vermek için bize düşen açık bir rol var. İnsanı vurgulayarak, kısıtlamayan, aksine insana nazik davranan, dahil olmayı, sorumluluğu ve dayanışmayı teşvik eden bir mimarlık mümkün.
Önerimizin özünde, uyarlanabilir yeniden kullanım, "kullanılmayan veya etkisiz bir öğeyi, farklı bir amaç için kullanılabilecek yeni bir öğeye dönüştüren bir süreçtir." İnşa edilmiş çevreye uygulandığında, uyarlanabilir yeniden kullanım terk edilmiş yapıları alır ve onlara taze bir hayat verir. Örneğin, eski bir binanın mimari özellikleri, başka bir yapıya dönüştürülerek korunabilirken, terk edilmiş bir yol, sosyal değişimi ateşleyen bir yere dönüştürülebilir. Uyarlanabilir yeniden kullanım, mimari ve kültürel mirasın korunmasına da yol açabilir. Tarihi mekanları eski ihtişamına kavuşturmak yerine çağdaş yapılara dönüştürmek, mirasının farklı bir amaçla yaşatılmasını sağlar. Önerimiz, Öğrenci Şehri'nin sosyal yaşamının yeniden geliştirilmesini hedefliyor. Altyapı ve yurtların yeniden canlandırılması yoluyla yaya gezinti koridoru ile yaşayan bir yurt kampüsü sağlamayı, yurtların sağlıklı dönüşümüne yönelik bir proje hazırlamayı hedefledik.
Uyarlanabilir Yeniden Kullanım ve Sürdürülebilirlik
Yapılar, değişen kullanıcı ve gereksinimler nedeniyle özgün yapım işlevlerini yitirmekte ve güncel kullanımlara uygun hale getirilmektedir. Uyum kavramı, “bir yapının kapasitesini, işlevini veya performansını değiştirmek amacıyla yapılan bakım ve onarım çalışmaları”; başka bir deyişle, “bir yapının yeni koşul ve gereksinimlere uyum sağlaması için yeniden kullanılmasına veya rehabilite edilmesine yönelik müdahaleler”. Yeniden kullanıma uyarlama, “işlevsiz binaların işlevlerini günün gereksinimlerine uygun hale getirerek yapının ömrünü uzatmaya yönelik müdahale” olarak tanımlanabilir. Kültür varlıklarının yeniden kullanımı, koruma ve iyileştirme kavramının bir alt bileşenidir. Yapıldığı dönemin izlerini taşıyan yapılar, toplumsal yapı ve kimlikteki değişim sonucunda kendilerinden beklenen ihtiyaçları karşılayamamaktadır. Bu bağlamda binaların yıkılması veya işlev verilmeden pasif koruma yaklaşımı yerine mevcut yapıların yaşatılması sürdürülebilirlik açısından önem arz etmekte ve ekolojik, ekonomik ve sosyal faydalar sağlamaktadır. Yeniden kullanıma uyum, hem sürdürülebilirliğin sağlanması hem de kültürel mirasın korunmasının bir bileşimi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu anlamda binaların yeniden kullanıma adaptasyonu “sürdürülebilir adaptasyon” olarak adlandırılmaktadır. Bunun en önemli sebebi ise eski binayı yıkıp yeni bina yapmak yerine binanın yeniden kullanılması enerji ve malzeme kullanım miktarını ve atık miktarını azaltmasıdır. Yeni yapılan her yapının doğal çevreye zarar verdiğini göz önünde bulundurarak; Mevcut bina stokunun yeniden kullanılmasıyla önemli miktarda enerji ve kaynak tasarrufu sağlanabilir. Tarihi değeri olan bir yapıyı koruma aracı olan “yeniden kullanım”, ekolojik ve ekonomik faydaların yanı sıra sosyo-kültürel faydalar da sağlamaktadır. Çünkü tarihi değeri olan yapılar, geçmiş yaşamla ilgili bilgi aktaran en güçlü fiziksel referanslardan biridir. Bu yönüyle tarihi yapıların yeni ve güncel kullanımlarla yaşatılması ekolojik sürdürülebilirlik kadar sosyo-kültürel sürdürülebilirlik açısından da büyük önem taşımaktadır.
Yeniden Kullanım için Uyarlama ve Tasarım
Mevcut yurt bloklarının sınırları içerisinde karşılanması beklenen yeni işlevsel gereksinimler ve yeni bir program, orijinal yapıların mekansal kurgusunda önemli ölçüde değişiklik/dönüşümler gerektirecektir. Bu anlamda sürdürülebilir bir uyumun en önemli adımı başarılı bir tasarım ve uygulamadır. Konfor şartlarını sağlayamayan eski bir yapıya yeni bir fonksiyon verilirken, onun özgün mekansal, organizasyonel ve fonksiyonel kalitesinin belirlenmesi gerekmektedir. Bu niteliklerin belirlenebilmesi için öncelikle yapının mekansal analizlerinin yapılması ve amaçlanan işleve uygunluğunun belirlenmesi gerekmektedir. Fonksiyon seçimi adımından sonra gelen tasarım süreci, tarihi yapının yeniden kullanıma uygun hale getirilmesinin getirdiği bazı kısıtlamalarla şekillenmektedir. Önerilen yapının özgün mekansal özelliklerinin korunması ve tarihsel değerini kaybetmeyecek şekilde müdahalelerin yapılması önemli tasarım sorunları olarak karşımıza çıkmaktadır. Tasarıma veri oluşturacak en önemli konu, tarihi değeri olan yapının yapıldığı dönemi yansıtan mimari dilidir. Yapının özgün mimari dilini bilmek, günümüz mimari dili ile oluşturulacak üst dilin temeli olarak kabul edilebilir. Yeniden kullanıma adaptasyon sürecinde, orijinal yapıya ek yapılması söz konusu olduğunda iki farklı yaklaşım söz konusudur. Birincisi ek binayı ölçek, orantı ve malzeme olarak orijinal yapıyla uyumlu olarak tasarlamak, ikincisi ise mimari tasarımda çağdaş eğilimleri temsil eden, güncel malzeme ve teknikleri yansıtan bir yaklaşımla tasarlamaktır. Özetle mevcut yapının mimari dilini tekrarlamak ve dönüştürmek amaçlanmaktadır. Önerdiğimiz müdahalelerdeki genel eğilim, karşıt bir dil kullanarak malzeme kullanımında bilinçli bir karşıtlık yaratmaktır. Zamanın katmanlarını okumak, geçmişin mimari dili ile günümüzün mimari dilini birbirinden ayırmak ve birbirlerine olan saygılarını göstermekle mümkündür. Hedefimiz, yapının yeni kullanımının fonksiyonel gereksinimlerine tarihi değerini koruyarak doğru cevap verebilen, sosyo-kültürel, ekonomik ve ekolojik bağlamda sürdürülebilir, günümüz teknolojisi ile oluşturulan yapıya çağdaş bir katman katabilen bir proje ortaya çıkarmaktır.
Önerinin Hedefleri
· Yurt bloklarını yeniden işlevlendirme yoluyla birçok avantajını hem mimari hem de sosyo-kültürel ve ekonomik olarak kullanmak.
· Binaların kullanımı azaldıktan veya atıl hale geldikten sonra, yeni eklemelerle yapıya yeni bir soluk kazandırmak, mevcut yapının tarihi ve sosyal etki değerini korurken, onu mekansal olarak zenginleştirmek.
· Yeniden işlevlendirilecek yapıların mekanlarının mimari ve sosyo-kültürel değerlerini, kazanacakları yeni işlevleri ve kullanıcıya kazandıracakları yeni düzenlemeleri incelemek ve bu bağlamda sürdürülebilir çözümler üretmek.
· Tasarlanan yeniden kullanım projeleri bölgeye yeni sosyo-ekonomik değer katarak kentin farklı bir yönde gelişmesine yol açmıştır. Bu dönüşüm aynı zamanda bölgedeki sosyal hayatın da canlanmasına neden olacaktır.
Sosyal Hayat
Tasarım anlayışımızın önemli unsurlarından biri olan ve alanın şekillenmesinde ön plana çıkan sosyal alan yerleşimleri, öncelikle alanda tanımlanan ana ve alt odaklar ve bunları birbirine bağlayan bir yaya gezinti yolu etrafında organize edilmektedir.
Arsanın orta noktalarında ana giriş büyük bir meydanla karşılanmaktadır. Bu boşluk aynı zamanda merkezi yoğunlaşmayı ve dağılma yönelimini de düzenleyen tarihi bir mekandır. Girişten itibaren kullanıcıyı karşılayan yaya yolu, yerleşkedeki işlevler ve yönelimler hakkında ipuçları vermekte, yaya odaklı kullanım şemasını düzenlemekte ve yönlendirmektedir. Ana giriş meydanının devamında avlular etrafında düzenlenen sosyal ve kültürel etkinlik mekanları, mevcut yurt bloklarının zemin ve birinci katlarında karşımıza çıkıyor. Bu sosyal alanlar her türlü sosyal ve kültürel aktivitenin yapılabileceği ortak alanlarıdır.
Caddeler, tüm birimlerin kullanabileceği, yeşil alanlarla bağlantılı ve köprülerle desteklenen sosyal alanlardır. Öğrencilerin doğrudan erişebilecekleri açık alanların yanı sıra sosyalleşme ve etkileşim sağlayan alanlar da elde edilmiştir. Zemin katlarda kurulan bahçe-sokak-mekan ilişkisi, geleceği şekillendirecek gençlerin yeni fikirlerini destekleyecek birbirinden öğrenme alanları olarak düşünüldü. Bu cadde ve mekanlar iklimsel veriler açısından değerlendirildiğinde, kampüs genelinde rüzgar koridorları oluşturarak doğal havalandırma sağlarken, günlük yaşamı düzenleyen gölgelik alanlar sağlar.
Ayrıca tüm konaklama birimleri ve sosyal birimler yaya gezinti yolu öğesi ile desteklenmiş ve yönlendirici niteliğinden yararlanılmıştır. Açık hava spor sahaları ise birçok farklı spor dalına hizmet eden sahalar ile tasarlanırken, buradan doğrudan etkileşimi olan yurt blokları ile akşam kullanımına da uygun olarak düzenlenmiştir.
Yurt Blokları ve Zemin Kat Kurgusu
Çoklu zemin kat kurgusu, kampüse sürekli ve güçlü bir bant etkisi ile kimlik kazandıracak ve ortada oluşturulan yurt sokak kurgusu ile ilişkileri etrafında organize edecektir. Ancak program, birbirinden ayrı gelişip büyüyebilen, kendine has özellikleri ve esnekliği olan ayrı bloklar halinde çözülmektedir. Bu bloklar kendi aralarında parçalanırken kuzey-güney doğrultusunda birbirleriyle bağlantı kurar, bu kısımlar doğu-batı ekseninde yeşil alan ve sokak geçişleri ile ilişkilendirilmiştir.
Kampüsün kimliğini oluşturan ve yatay etki veren bloklarda birçok yerde boşluklar oluşturularak gözenekli ve nefes alan bir yapı grubu oluşturulmuştur. Bu sayede binalara farklı birleşim noktalarından girilmesine olanak sağlanması, bölgenin farklı rüzgarlarının sokakta sürekli sirküle edilmesi amaçlanmaktadır. Boşaltılan bu alanlar toplu oturma, amfi ve kafeterya gibi ortak işlevler için kullanılmıştır. Hem gölge hem de rüzgar etkisiyle havalanan bu alanların oluşturduğu mikro iklimin, binaların genel alanlarını soğutma ihtiyacından kurtaracağı düşünülmektedir.
Mevcut yurt bloklarının dar ve karanlık koridorları mevcut yapısal sistemin elverdiği ölçüde genişletilmeye çalışılmış, zemin katlarda konumlanan sosyal alanların bir uzantısı olarak üst katlarda ortak çalışma ve sosyalleşme alanları önerilmiştir.
İklim Bağlamı ve Enerji Verimliliği Tasarımı
Bölgenin iklimsel karakteri binaların tasarımını doğrudan etkiler. Güneş kontrolü önemli bir tasarım girdisidir. Yapıların yönlendirilmesinde optimum çözümler elde edilmeye çalışılmıştır. Cephe ve çatıları karakterize eden güneş panelleri ve geniş teraslar, yönlere göre farklı yoğunluk ve şekillerde konumlandırılmıştır. Bir diğer önemli tasarım öğesi ise ilk bakışta göze çarpan yeşil koridorlardır. Kampüs binaları arasında konumlanan yeşil alanlar, binalar ile dış alanlar arasında serin ve gölgeli buluşma alanları oluşturmaktadır. Yurt kampüsü genelinde yaya ve araç yolları için önerilen malzemeler, yağmur ve kar sularının zeminden geçişini sağlayan geçirimli malzemelerden seçilmiştir.
Peyzaj
Geliştirilen iç sokaklar ve avlularla arazi zenginleştirilirken, mevcut avlular ekolojik koridorlar olarak değerlendiriliyor. Tüm kampüs genelinde doğal endemik türlerin bu alanlarda toplanması ve yaygın bir şekilde korunması amaçlanmaktadır. Kampüs, her mevsim farklı renklere bürünen şaşırtıcı derecede güzel bir bitki örtüsüne sahiptir. Kullanılan bitkiler, yukarıda açıklanan işlevlerin yanı sıra sokak ve avlu yaşamını zenginleştirecek ve tüm kampüse kimlik kazandıracaktır.
Araç, Toplu Taşıma ve Otopark Alanları
Öğrenci şehrinin mevcut araç giriş noktaları korunarak kampüs çevresinde yaya yollarına engel olmayacak şekilde servis ve araç yolu önerilmiştir. Açık otopark üretimi, mevcut peyzaj dokusuna zarar vermemek için sınırlı imkanlar nedeniyle parçalı olarak yapılmaktadır. Arazinin çeperinde oluşturulan belirli sayıda açık otopark cepleri ihtiyacı karşılayabilecektir. Kültür merkezinin gece kullanımı açısından otopark bağlantısı kontrollü yol ile sağlanmaktadır. Kampüs yaya girişlerinde şehrin toplu ulaşım ağına bağlı otobüs durakları belirleyici olmuştur. Yemekhane, kazan dairesi gibi yoğun hizmet gerektiren birimler için ek servis ve acil müdahale yolları önerilmiştir.
Mimari Bağlam ve Yeni Yurt Bloğu
Yurt işlevi için öngörülen saha verileri, bağlam değerleri ve işleyiş şeması ile nitelikli ve kimlikli bir yerleşke elde etmek için incelenen; elde edilecek mimari dilin sadeliğine önem verilmiştir. Tüm tasarım yaklaşımı, bu basitlik aracılığıyla esnek program öğelerine yanıt verecektir. Binalar güneş kontrolü ve doğal havalandırmadan maksimum fayda sağlayacak şekilde konumlandırılmış ve iç mekan çözümlerinde buna dikkat edilmiştir.
Yeni yurt bloğunun mevcut binalarla olan ilişkisi mimari ve hafıza bağlamında ele alınmıştır. Yeni bloğun oluşumunda ortak çalışma ve sosyalleşme alanlarının oluşturulması ana unsurdur. Kampüs genelinde önerilen sosyal yaşamın bir uzantısı olan koridorlar yurt bloklarının çatı katlarına kadar uzanırken, katlar arası iletişimi de sağlamaktadır.
Sonuç olarak, baskın bir mimari anlayış yerine, kullanıcıları olan genç beyinlerin şekillendirdiği, zengin mekansal fonksiyonları ve sosyal alanları ile yaşayan bir kampüs tasarlanmaya çalışılmıştır.
Proje Türü:
YARIŞMA
Proje Tipi:
YURT
Proje Yeri:
BELGRAD
Yapım Yılı:
2022
Ödül Grubu:
Birinci Ödül
Proje Ofisi:
Nous Architecture | Design
Proje Ekibi:
Cihan Sevindik, Sıddık Güvendi
Danışmanlar:
Oya Eskin Güvendi, Senem Müştak Sevindik
Yardımcılar:
Emirhan Ayata, Tetiana Markova, Ekrem Zengin
Web Sitesi:
nous.istanbul
Yorum yapmak için giriş yapmalısınız. GİRİŞ YAP / KAYIT OL