Ben e<ve>v Kent

TARİH:

01 Temmuz 2020

Ben e<ve>v Kent

Gönenç Kurpınar


  Bu sene yayınlanan “Freud” dizisindeki kurgunun gerçekle ilişkisi ve kalitesi bir yana dursun, dizinin başlarında, Dr. Freud’un bilinçaltını anlatmak için sarf ettiği cümleler bana şiirsel ve düşündürücü olmaktan hiç uzak gelmedi. “Ben bir evim. İçim karanlık. Bilincim ise yalnız bir ışık… Bazen orada, bazen burada. Onun olmadığı her yer karanlıkta. Olmadığı her yer bilinçaltımda…” 1 Her ne kadar sahici Sigmund Freud’un böyle bir analojisinin olup olmadığını bilmesem de felsefi konseptlerin kent ve ev gibi mimari modeller aracılığıyla izahının yaygın olduğunu biliyorum. İşte tam bu yolla, kapıların, koridorların ve evin çeşitli yerlerinin bilincin ışığından nasiplenmeden de bilinçaltında var olduğunu söylüyor Netflix Freud’u. Salgın süresince bir tür gönülsüz uykuya yatırılan kentin mekânlarının da, kentlinin kolektif bilincinin derinliklerinde, onların bilinçaltlarında kalmış olduğunu düşlüyorum. Eğer Netflix Freud’unun dediği gibi (ki Netflix Freud’u harika bir referans materyalidir) ben bir ev isem, benim çoğulum olan toplum da bir kenttir ve toplum olarak biz nerede değilsek kentin tam da orası karanlıktadır. Bu karanlıkta sokaklar ve meydanlar bir şekilde, belki indirgenmiş bir varoluşla “olmaya” devam etmektedirler. Bunun sebebi ise, dışarı çıkmak pek desteklenmezken, benim evimden ve benim içimden kopup belki bir yerlerde başkalarınınkiyle bir arayan gelen ve ardından, kenti bir güneş gibi toplumsal bilinçle yıkayan ışığın önünde, virüslerden, maskeden ve sirkeden oluşan bir bulut vuku bulmuş olmasıdır. Kentsel bilinci oluşturan üyelerin diğerleriyle olan bağı ve onların ışığı bu bulutun gölgesiyle çözülmüştür, tüketilmiştir.



  Toplumun tekil parçalarının, kendilerini evlerine ve -analojiden hareketlekendilerine kapatmış olduğunu, toplumsal bilinçten, onun meydana getirdiği kentin bilişsel ve fiziksel inşasından uzaklaşmış olduklarını hayal ediyorum. Söz konusu evlerin yan yana var olabilseler de ışığın yokluğunda kente ve toplumsal bilince dönüşemediklerini hissediyorum. Bugün her ne kadar yavaş yavaş sokaklara dönülse de, kente gölge eden bulutun ardında duran, çoğu zaman ışığı soğuran, en iyi ihtimalle sönük bir kırmızı bir renk ile parlayan kentin tam tepesindeki “Kara Güneş’i” ve yalancı ışığını neredeyse görür gibi oluyorum. Bu ışıkla yıkanan kent, kentlinin bilinci(nde) midir, bilinçaltı(nda) mıdır, yoksa tarifi imkânsız bambaşka bir yerde mi, bilmiyorum.

Y. Mimar, Ar. Gör., İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Mimarlık Bölümü


İllüstrasyon: Gülsüm Katmer, Mimar

DİPNOT

1 “Ich bin ein Haus. In mir ist es dunkel. Mein Bewusstsein ist ein einsames Licht… Einmal hierhin, einmal dorthin. Alles andere liegt im Schatten. Alles andere liegt im Unbewussten…”

ETİKETLER

Ege Mimarlık
Görüş
Gönenç Kurpınar
Ben e<ve>v Kent

YORUMLAR

Yorum yapmak için giriş yapmalısınız.

Ben e<ve>v Kent

GÖRÜŞLERİNİZİ YAYINLAYALIM

GÖRÜŞ EKLE
SON
GÖRÜŞLER